Fransa'da son zamanlarda tırmanışa geçen İslam karşıtlığı, ülkenin dört bir yanında büyük protesto gösterilerine yol açtı. Özellikle 25 Nisan'da Gard bölgesindeki Hatice Camisi'nde genç Müslüman Aboubakar Cisse'nin vahşice öldürülmesi, bardağı taşıran son damla oldu. Cisse'nin camide ibadet ederken defalarca bıçaklanarak katledilmesi, Müslüman toplumu ve geniş kesimlerde derin bir öfkeye neden oldu.
Paris'te Binler "İslamofobiye Hayır!" Dedi
Başkent Paris'te Bastille Meydanı'nda toplanan binlerce kişi, Millet Meydanı'na kadar yürüdü. Göstericiler, "İslamofobi öldürüyor. Devlet ve medya buna katkı sağlıyor. Direnelim" ve "Retailleau, Aboubakar'ın kanı ellerinin üzerinde" gibi sloganlar atarak, İslamofobiye karşı seslerini yükseltti. Ayrıca, Fransa İçişleri Bakanı Bruno Retailleau’nun göçmen ve Müslüman karşıtı politikaları da yoğun bir şekilde eleştirildi. Hükümetin bu konudaki tutumu protestocuların tepkisini çekti.
Siyasi Destek ve Filistin Dayanışması
Protestolara, Boyun Eğmeyen Fransa (LFI) lideri Jean-Luc Mélenchon ve diğer muhalif siyasetçiler de destek verdi. Göstericiler, Aboubakar Cisse için adalet talebinde bulunurken, Filistin bayrakları ve kefiyelerle Gazze'deki sivil kayıplara dikkat çekerek İsrail'in saldırılarını da kınadı. Bu durum, protestonun sadece Fransa'daki İslamofobiye değil, aynı zamanda küresel adaletsizliklere karşı bir duruş olduğunu da gösterdi.
Katil Zanlısı Yakalandı ve Tutuklandı
Aboubakar Cisse'nin katili Olivier H, saldırının ardından İtalya'ya kaçtıktan sonra polise teslim oldu. Fransa'ya iade edilen zanlı, tutuklanarak cezaevine gönderildi. Olayın detayları ise tüyler ürpertici. İddiaya göre, Olivier H, Cisse'den namaz kılmayı öğrenmek istemiş ve ardından onu ibadet halindeyken bıçaklamıştı. Saldırı anını kaydedip sosyal medyada paylaşması ise infiali daha da artırmıştı. Bu vahşet, Fransa'daki İslamofobi tartışmalarını yeniden alevlendirdi ve toplumun farklı kesimlerinden tepkilere yol açtı.
Bu olayların ardından Fransa'da İslamofobiye karşı yükselen sesler, toplumun daha duyarlı hale gelmesi ve yetkililerin daha etkili önlemler alması için bir fırsat sunuyor. Ancak, nefret söyleminin ve ayrımcılığın önüne geçmek için daha fazla çaba gösterilmesi gerektiği açık. Fransa'daki Müslüman toplumunun güvenliği ve huzuru için adımlar atılmalı ve hoşgörü ortamı desteklenmelidir.
