Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD) tarafından açıklanan son veriler, Türk çelik sektöründe dikkat çekici gelişmeler olduğunu gösteriyor. Mart ayı ve yılın ilk çeyreğine ilişkin üretim, tüketim ve dış ticaret rakamları, sektörün hem güçlü yönlerini hem de karşı karşıya olduğu zorlukları ortaya koyuyor. Ham çelik üretimindeki düşüş, ihracattaki artış ve hurda ticaretine yönelik küresel eğilimler, sektörün geleceği açısından önemli ipuçları sunuyor.
Çelik Üretiminde Düşüş: Nedenleri ve Sonuçları
Türkiye'nin ham çelik üretimi, mart ayında geçen yılın aynı ayına göre %2,8 azalarak 3,1 milyon ton olarak gerçekleşti. Yılın ilk çeyreğinde ise üretim %3,4 düşüşle 9,3 milyon ton seviyesinde kaldı. Bu düşüşün nedenleri arasında küresel ekonomik belirsizlikler, talepteki dalgalanmalar ve girdi maliyetlerindeki artışlar gösterilebilir. Nihai mamul tüketimi de martta %23,2 azalarak 2,6 milyon tona, ilk çeyrekte ise %7,3 azalışla 9,1 milyon tona geriledi.
Üretimdeki bu düşüş, Türkiye'nin çelik sektöründeki rekabet gücünü etkileyebilir ve ekonomik büyüme üzerinde olumsuz bir etki yaratabilir. Ancak, sektörün ihracat performansındaki artış, bu olumsuz etkileri bir nebze olsun hafifletebilir.
İhracatta Yükseliş: Yeni Pazarlar ve Fırsatlar
Çelik ürünleri ihracatı, mart ayında geçen yılın aynı ayına göre miktar yönünden %31,3 artarak 1,5 milyon tona, değer yönünden ise %18,6 artışla 1 milyar dolara ulaştı. Ocak-mart döneminde ise ihracat, geçen yılın aynı dönemine kıyasla miktar itibarıyla %18,5 artışla 3,8 milyon ton, değer itibarıyla da %8,4 yükselişle 2,6 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Bu artış, Türk çelik sektörünün yeni pazarlara açılma ve rekabet gücünü artırma potansiyelini gösteriyor.
TÇÜD Genel Sekreteri Veysel Yayan, sektörün yeni pazarlara açılma çabası içinde olduğunu ve rotasını Kuzey Afrika ve Orta Doğu bölgelerine çevirdiğini belirtiyor. Bu stratejik hamle, Türk çelik sektörünün ihracatını daha da artırabilir ve küresel pazardaki konumunu güçlendirebilir.
Hurda Ticareti ve Gelecek Beklentileri
Veysel Yayan, AB Çelik ve Metal Eylem Planı'na hurda kısıtlamalarının dahil edilmesi gibi gelişmelerin ve hurda ticaretinin engellenmesinin küresel bir eğilim haline geldiğine dikkat çekiyor. Dünyada hurda talebinde görülmesi beklenen artışa da değinen Yayan, "Yılın ilk çeyreğinde ham çelik üretiminde azalış olmasına rağmen Türkiye, 9,3 milyon ton üretimle dünyada 7'nci sırada yer almaya devam etti. Dekorbanizasyon çalışmalarıyla birlikte, 2030'a gelindiğinde hurda talebinin yüzde 20 artması bekleniyor" şeklinde konuştu.
Yayan, Türkiye'nin hurda ihtiyacının alternatif pazarlar ve girdilerden karşılanması ve yurt içi hurda üretimini artıracak tedbirlerin alınmasının önemine vurgu yapıyor. Bu durum, Türk çelik sektörünün sürdürülebilirliği ve rekabet gücü açısından kritik bir öneme sahip.
Sonuç olarak, Türkiye çelik sektörü, üretimdeki düşüşe rağmen ihracattaki artış ve yeni pazarlara açılma çabalarıyla umut vadediyor. Ancak, hurda ticaretine yönelik küresel eğilimler ve girdi maliyetlerindeki artış gibi zorlukların üstesinden gelmek için stratejik adımlar atılması gerekiyor. Sektörün geleceği, bu zorluklarla başa çıkma ve sürdürülebilir bir büyüme stratejisi izleme becerisine bağlı olacak.
