İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'na yönelik soruşturmalar ve ardından gelen gözaltılar, Türkiye genelinde büyük yankı uyandırdı. Bu süreçte yaşanan protestolarda gözaltına alınan gençlerin tespit edilme yöntemi ise tartışma yarattı. "İltisaklı kurum" detayı, olayın seyrini değiştirerek akıllara istihbari faaliyetlerin yürütülüp yürütülmediği sorusunu getirdi.
Gençlerin Tespitinde "İltisaklı Kurum" Detayı
Gözaltına alınan gençlerin emniyetteki ifadelerinde, toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katıldıklarına dair tespitin "kapalı kaynak araştırmaları ve iltisaklı kurum" ile koordine sonucu ortaya çıktığı soruldu. Bu durum, gençlerin kimliklerinin tespitinde istihbari faaliyetlerin kullanılıp kullanılmadığı sorusunu gündeme getirdi. "İltisaklı kurum" ifadesi, kamuoyunda merak uyandırırken, bu kurumun ne olduğu ve hangi yetkilere sahip olduğu da merak konusu oldu.
Protestolar ve Gözaltılar
Ekrem İmamoğlu'nun "yolsuzluk" ve "terör" soruşturmaları kapsamında gözaltına alınması, 19 Mart'ta başlayarak 23 Mart'ta tutuklanmasıyla sonuçlanmıştı. Bu durum, İstanbul ve yurt genelinde milyonlarca vatandaşın katıldığı protestolara yol açtı. İstanbul’da gençlerin büyük çoğunluğunu oluşturduğu 829 kişi hakkında gözaltı kararı çıkartıldı ve bu kişilerden 278’i hâlâ cezaevinde tutuklu bulunuyor. Gözaltı kararlarının bu denli yüksek olması, protestolara katılanların kimliklerinin nasıl tespit edildiği sorusunu daha da önemli hale getirdi.
İstihbari Faaliyet Şüphesi ve Sonuçları
Gençlerin "iltisaklı kurum" aracılığıyla tespit edilmesi, istihbari faaliyet şüphesini beraberinde getirdi. Bu durum, kamuoyunda tepkilere yol açarken, yetkililerden konuyla ilgili açıklama bekleniyor. İfade özgürlüğü ve toplanma hakkının kullanımı konusunda hassasiyet gösterilmesi gerektiği vurgulanırken, gençlerin kimliklerinin bu şekilde tespit edilmesi, gelecekteki protestolara katılımı olumsuz etkileyebilir. Bu durum, demokrasinin temel prensiplerine aykırı bir uygulama olarak değerlendirilebilir.
