Türkiye'yi sarsan Yenidoğan Çetesi davasında yeni bir gelişme yaşandı. Bebekleri özel hastanelerin yenidoğan servislerine naklederek haksız kazanç elde etmekle ve bebek ölümlerine neden olmakla suçlanan çete ile bağlantılı olduğu iddia edilen 23 hastanenin geleceği merak konusuydu. Gazeteci Nuray Babacan'ın ortaya attığı iddia ise bomba etkisi yarattı: TMSF, bu hastaneleri dava sonuçlanmadan satmayı planlıyor!
TMSF'nin Hastane Satışı Planı İddiası
Nuray Babacan, kulis bilgilerine dayandırdığı yazısında, TMSF'nin Sağlık Bakanlığı'nın onayıyla 23 özel hastaneyi dava bitmeden satışa çıkarma hazırlığında olduğunu iddia etti. İddiaya göre, hastane sahipleri ve hissedarların çoğunluğunun onayı ve dava açmayacaklarına dair taahhüt vermeleri halinde satışa izin verilecek. Satıştan elde edilecek gelirin ise davalar sonuçlanana kadar bankada bloke edileceği belirtiliyor.
Hastane Sahipleri Razı Mı?
Babacan'ın yazısında, hastane sahiplerinin büyük bir bölümünün bu duruma razı olduğu ifade ediliyor. Davaların en iyi ihtimalle üç yıl süreceği ve bu süreçte hastanelerin personel ve ekipman açısından sorunlar yaşadığı belirtiliyor. Satışın gerçekleşmesi halinde hastanelerin büyük zincir hastanelerine devredileceği iddiaları da kulislerde dolaşıyor. Bu durum, bazı kesimler tarafından birilerine avantaj sağlanmaya çalışıldığı şeklinde yorumlanıyor.
- Hastane sahiplerinin çoğunluğunun onayı gerekiyor.
- Dava açmayacaklarına dair taahhüt vermeleri gerekiyor.
- Satış geliri davalar bitene kadar bloke edilecek.
- Hastanelerin büyük zincirlere satılacağı iddia ediliyor.
İddialara Yanıt Bekleniyor
Bu iddialar, sağlık sektöründe büyük yankı uyandırdı. TMSF ve Sağlık Bakanlığı'ndan konuyla ilgili henüz resmi bir açıklama gelmedi. Ancak iddiaların doğruluğu halinde, Yenidoğan Çetesi davası yeni bir boyut kazanacak ve hastanelerin geleceği belirsizliğini koruyacak.
Yenidoğan Çetesi davası, Türkiye'de sağlık sistemindeki bazı karanlık noktaları gün yüzüne çıkarmıştı. Bebeklerin ticari meta olarak görülmesi ve haksız kazanç elde etmek uğruna hayatlarının tehlikeye atılması büyük tepki toplamıştı. Bu davanın sonuçları, sadece suçluların cezalandırılması değil, aynı zamanda sağlık sistemindeki yapısal sorunların çözülmesi açısından da büyük önem taşıyor.
