İsrail ordusu, Gazze'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'ne düzenlenen saldırıda gazeteci Hasan Abdulfettah Islih'in ölümüne neden olduğunu kabul etti. Bu itiraf, uluslararası kamuoyunda büyük yankı uyandırdı ve İsrail'e yönelik eleştirilerin artmasına neden oldu.
Gazeteci Hasan Abdulfettah Islih'in Ölümü
Olay, geçtiğimiz günlerde Han Yunus'ta meydana geldi. Nasır Hastanesi'ne düzenlenen saldırıda, hastanede görev yapan gazeteci Hasan Abdulfettah Islih hayatını kaybetti. İsrail ordusu, ilk başta saldırıyla ilgili bir açıklama yapmaktan kaçınmıştı. Ancak, uluslararası baskılar ve delillerin ortaya çıkması üzerine, gazetecinin ölümüne neden olduklarını itiraf etmek zorunda kaldı.
İsrail Ordusunun İtirafı
İsrail ordusu tarafından yapılan açıklamada, saldırının "yanlışlıkla" gerçekleştiği belirtildi. Açıklamada, "Olayda hayatını kaybeden gazetecinin ailesine başsağlığı diliyoruz. Olayla ilgili soruşturma başlatılmıştır." ifadelerine yer verildi. Ancak, bu açıklama kamuoyunu tatmin etmedi. Birçok kişi, İsrail'in gazetecileri hedef aldığı ve savaş suçları işlediği yönünde suçlamalarda bulundu.
Uluslararası Tepkiler
Gazeteci Hasan Abdulfettah Islih'in ölümü, uluslararası kamuoyunda büyük tepkilere neden oldu. Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve birçok ülke, İsrail'i kınadı ve olayla ilgili bağımsız bir soruşturma başlatılması çağrısında bulundu. Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü de yaptığı açıklamada, İsrail'in gazetecilere yönelik saldırılarının kabul edilemez olduğunu ve uluslararası hukukun ihlali anlamına geldiğini belirtti.
- Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) konuyla ilgili soruşturma başlatması bekleniyor.
- Birçok insan hakları örgütü, İsrail'in savaş suçları işlediği gerekçesiyle UCM'ye başvuruda bulundu.
- İsrail ise, UCM'nin yetkisini tanımadığını ve soruşturmaya katılmayacağını açıkladı.
Hasan Abdulfettah Islih'in ölümü, İsrail'in Gazze'deki saldırılarında hayatını kaybeden gazetecilerden sadece biri. Son yıllarda, İsrail'in gazetecilere yönelik saldırıları giderek arttı. Bu durum, basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü açısından büyük bir tehdit oluşturuyor.
İsrail ordusunun itirafı, olayın üzerini örtmeye yönelik bir girişim olarak değerlendiriliyor. Uluslararası toplum, İsrail'in bu olayla ilgili tam ve şeffaf bir soruşturma yürütmesini ve sorumluların cezalandırılmasını talep ediyor. Gazetecilere yönelik saldırıların son bulması ve basın özgürlüğünün korunması için uluslararası toplumun daha fazla çaba göstermesi gerekiyor. Bu tür olaylar, savaşın acımasız yüzünü bir kez daha gözler önüne seriyor ve sivillerin korunmasının ne kadar önemli olduğunu vurguluyor.
