Adana'da 6 Şubat depremlerinde yaşanan büyük yıkımda hayatını kaybeden vatandaşların emanet edilen altınlarını çaldığı iddia edilen polis memuru E.C., hakkında başlatılan soruşturma sonucunda ihraç edildi. Olay, depremzede yakınlarının şikayeti üzerine ortaya çıkarken, E.C.'nin "zimmet", "görevi kötüye kullanma" gibi ağır suçlamalarla yargılanacağı belirtildi. Bu skandal, deprem felaketinin yaralarını sarmaya çalışan Türkiye'de büyük bir infial yarattı.
Altınların Kayboluşu ve Şüpheler
Olay, Kahramanmaraş merkezli depremlerde Adana'nın Çukurova ilçesinde yıkılan İhsan Bayram Sitesi'nde meydana geldi. Enkazdan çıkarılan hayatını kaybedenlerin altınları, tutanakla yakınlarına teslim edildikten sonra, polis memuru E.C. tarafından geri istendi. İddiaya göre E.C., altınların savcılık incelemesi için geri alınması gerektiğini söyleyerek depremzede yakınlarını kandırdı. Ancak, aradan geçen zamana rağmen altınlar geri verilmedi ve aileler durumdan şüphelenerek savcılığa başvurdu.
Depremzedelerden Orhan Boncukluoğlu yaşadığı olayı şu sözlerle anlattı: "Ailenize ait başka altınlar da bulundu. Hepsinin tek tutanak ile teslim edilmesi gerekiyor. Verilen altınları polis merkezine getirin, savcı incelemesinin ardından geri teslim edeceğim dedi." Boncukluoğlu, E.C.'nin kendisinden altınları yeniden yaptırmasını istediğini de belirtti.
Soruşturma ve İhraç Kararı
Adana Cumhuriyet Başsavcılığı'nın başlattığı soruşturma kapsamında, Emniyet Genel Müdürlüğü müfettiş görevlendirdi. İfadesi alınan E.C. suçlamaları reddetse de, hakkında "zimmet", "görevi kötüye kullanma", "irtikap", "denetim görevinin ihmali", "rüşvet" gibi ağır suçlardan dava açıldı. Emniyet Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığı, E.C.'ye iki kez 'Devlet memurluğundan çıkarma' cezası verdi. Bu karar, E.C.'nin polis teşkilatından tamamen ilişiğinin kesilmesi anlamına geliyor.
- E.C.'nin suçlamaları reddetmesi
- Müfettişlerin görevlendirilmesi
- Emniyet Genel Müdürlüğü'nün ihraç kararı
Olayın Toplumsal Etkisi
Bu olay, deprem felaketinin ardından büyük bir travma yaşayan depremzedeler nezdinde büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Devletin güvenilirliğini temsil etmesi gereken bir polis memurunun böyle bir suça karışması, toplumda derin bir güvensizlik duygusu oluşturdu. Olayın ardından, yetkililerin benzer olayların yaşanmaması için gerekli önlemleri alması ve sorumluların en ağır şekilde cezalandırılması yönünde kamuoyu baskısı arttı.
Deprem gibi büyük bir felaketin ardından insanların yaşadığı acıları istismar eden bu tür olaylar, toplumun vicdanında derin yaralar açmaktadır. Yetkililerin bu tür olayların üzerine titizlikle gitmesi ve adaletin sağlanması, toplumun devlete olan güvenini yeniden tesis etmek için büyük önem taşımaktadır.
