19 Nisan 2025 Cumartesi

Ahlaksızlık Normalleşiyor Mu? Kaynana Damat Olayı ve Toplumsal Yozlaşma

Son zamanlarda ülkemizde yaşanan ahlaki çöküş, toplumun temel değerlerini derinden sarsıyor. Kedilerin kuyruklarının kesilmesi, şiddet olayları, kadınlara yönelik istismar ve çocuklara karşı işlenen suçlar gibi pek çok üzücü haberle karşılaşıyoruz. Özellikle kaynana-damat ilişkisi üzerinden yürütülen tartışmalar, medyanın bu tür olaylara yaklaşımını ve toplumun tepkilerini gözler önüne seriyor.

Medyanın Rolü ve Toplumsal Algı

Medyanın, kaynana-damat olayını yoğun bir şekilde işlemesi, toplumun ilgisini çekmeyi amaçlayan bir strateji olarak görülebilir. Ancak bu durum, diğer ahlaksızlıkların derecelendirilmesine ve normalleştirilmesine yol açabilir. Örneğin, damadın kaynana yerine başka biriyle aldatması, toplumda daha kabul edilebilir bir durum olarak algılanabilir. Oysa ki, her iki durum da ahlaki açıdan aynı derecede kabul edilemez olmalıdır.

Bu duruma bir diğer örnek olarak Gazze'de yaşanan olaylar verilebilir. 500 bebeğin katledilmesi, insani açıdan büyük bir tepki uyandırırken, aynı sayıda yetişkinin ölümü kitle psikolojisinde sıradanlaşabilir. Bu durum, toplumun hassasiyetlerinin nasıl yönlendirildiğini ve bazı acıların nasıl normalleştirildiğini açıkça göstermektedir.

Küçük Şeylerin Önemi ve Toplumsal Dönüşüm

Geçmişte uyuşturucuya bakış açımız ile günümüzdeki bakış açımız arasındaki fark, küçük şeylerin zamanında mesele edinilmemesinin nelere yol açabileceğini gösteren önemli bir örnektir. Eskiden kadına laf atmak bile ayıplanırken, bugün daha ileri davranışlar normal karşılanabiliyor. Bu durum, küçük sorunlara zamanında müdahale edilmediği takdirde, büyük sorunların gelecekte daha da büyüyebileceği gerçeğini gözler önüne seriyor.

Gündemi meşgul eden konular, zamanla hayatımızın bir parçası haline geliyor. Dizilerde, sinemalarda ve sabah programlarında işlenen ahlaksızlıklar, toplumun değer yargılarını olumsuz yönde etkiliyor. Özellikle babaannelerin ve annelerin izlediği dizilerdeki kötü örnekler, çocukların ve torunların davranışlarını şekillendiriyor. Bu nedenle, medyanın toplumsal sorumluluğu büyük önem taşıyor.

Denetleme Mekanizmaları ve Toplumsal İyilik

RTÜK ve İletişim Başkanlığı gibi denetleyici ve düzenleyici kuruluşların, günü kurtarma telaşıyla hareket etmesi, toplumsal iyiliklerin körelmesine ve yanlış davranışların yaygınlaşmasına neden oluyor. Doğru davranışların teşvik edilmediği ve taltif görmediği bir ortamda, toplumun ahlaki değerleri zayıflıyor.

Bu olumsuz gidişata dur demek için şu adımlar atılmalıdır:

  • Medyanın toplumsal sorumluluğu artırılmalı
  • Ahlaki değerleri yücelten yapımlar desteklenmeli
  • Denetleme mekanizmaları etkin bir şekilde çalışmalı
  • Toplumun bilinçlendirilmesine yönelik projeler hayata geçirilmeli

Sonuç olarak, ahlaki değerlerin korunması ve toplumsal iyiliğin teşvik edilmesi, hepimizin sorumluluğundadır. Gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için, bugünden harekete geçmeliyiz.

İlgili Haberler