Türkiye'nin en zengin iş insanlarından Murat Ülker'in sahibi olduğu Ülker Bisküvi'ye sağlanan devlet teşvikleri ve şirketin işçi çıkarma kararı büyük yankı uyandırdı. İddialara göre, şirket 2023-2024 döneminde 511 milyon TL teşvik ve vergi avantajı almasına rağmen, 2024 yılında bin 712 işçiyi işten çıkardı. Bu durum, şirketin kârının aynı dönemde artmasıyla birlikte kamuoyunda tartışmalara yol açtı.
Devlet Teşvikleri ve İşçi Çıkarma İddiaları
Evrensel Gazetesi'nin haberine göre, Ülker Bisküvi'ye son iki yılda devlet tarafından sağlanan teşvik ve vergi avantajı 511 milyon TL'yi buldu. Şirketin istihdam teşviki aldığı 2024 yılında işçi sayısını bin 712 azalttığı öne sürülüyor. Bu durum, şirketin teşvikleri amacı dışında kullandığı yönünde eleştirilere neden oluyor.
Ülker'in aldığı teşvikler arasında şunlar bulunuyor:
- Vergi ve sigorta primi teşvikleri
- Enerji desteği
- Yatırımlara bedelsiz arsa ve arazi temini
- ARGE teşvikleri
Şirketin Karaman fabrikası için de yüklü miktarda teşvik aldığı belirtiliyor. Toplam 543.6 milyon TL tutarındaki yatırım için bugüne kadar beş ayrı tarihte yatırım teşvik belgesi alındı. Bu belgeler kapsamında 158.6 milyon TL tutarında vergi indiriminden yararlanıldı.
Kâr Artışı ve İşçi Başına Düşen Kâr
Şirketin kârının ise 2024'te 8 milyar TL, 2023'te 6 milyar TL olduğu belirtilirken, işçi başı kârın bir yılda yüzde 55 arttığı iddia edildi. Bu durum, şirketin işçi çıkarma kararının kâr odaklı olduğu yönündeki iddiaları güçlendiriyor. İşçi başı kâr, 2023 yılında 501 bin 420 TL iken, 2024 yılında 780 bin 183 liraya yükseldi.
Murat Ülker'in kişisel serveti de dikkat çekiyor. Forbes'un küresel milyarderler listesine göre, Ülker'in serveti 5.5 milyar dolar seviyesinde bulunuyor. Bu durum, şirketin aldığı teşviklerin ve işçi çıkarma kararının yarattığı tepkileri daha da artırıyor.
Sonuç
Ülker'e sağlanan devlet teşvikleri ve şirketin işçi çıkarma kararı, Türkiye'deki ekonomik dengesizlikleri ve teşvik politikalarının etkinliğini sorgulatıyor. Şirketin kârının artması ve işçi başı kârın yükselmesi, işçi çıkarmaların kâr odaklı olduğu yönündeki eleştirileri destekliyor. Bu durum, devletin teşvik politikalarını yeniden gözden geçirmesi ve şirketlerin sosyal sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiği yönünde bir beklenti oluşturuyor. Bu gelişmeler, Türkiye'deki işçi hakları ve ekonomik adalet konularında daha geniş bir tartışmayı da beraberinde getirebilir.