Boston College'da görevli tarih profesörü Heather Cox Richardson, Trump'ın gümrük tarifeleri politikasını sert bir dille eleştirdi. Richardson, bu politikaların ABD'nin iç siyaseti ve dünya düzeni üzerindeki etkilerini derinlemesine analiz ettiği bir yazı kaleme aldı. Yazıda, Trump'ın uygulamalarının "haraç isteyen mafya babası" gibi olduğuna dikkat çekilerek, küresel ticaret sistemine verdiği zarar vurgulandı.
Trump'ın Gümrük Tarifeleri: Bir Şantaj mı?
Trump'ın dünya genelindeki ülkelere yüksek gümrük vergileri uygulama kararı, piyasalarda büyük bir sarsıntıya neden oldu. Bu kararın ardından borsalar çöktü ve milyarlarca dolarlık kayıplar yaşandı. Trump ise bu durumu, "OPERASYON BİTTİ! HASTA HAYATTA VE İYİLEŞİYOR" şeklinde yorumlayarak dikkatleri üzerine çekti. Ancak uzmanlar, bu vergilerin ekonomik bir politika olmadığını, aksine bir şantaj aracı olarak kullanıldığını belirtiyor.
Tarihçi Richardson, Trump'ın bu davranışının "ana caddede dükkan dükkan dolaşıp koruma parası isteyen mafya babasından farkı yok" şeklinde olduğunu ifade ediyor. Bu benzetme, Trump'ın diğer ülkelerden çeşitli taleplerde bulunmak için gümrük vergilerini bir araç olarak kullandığına işaret ediyor. Bu talepler arasında göçü durdurmak, daha fazla Amerikan tarım ürünü veya silah almak, Çin sanayisini baskılamak ve İran'a karşı savaş stratejisine destek vermek gibi çeşitli konular yer alabilir.
Trump'ın oğlu Eric'in "Trump ile ticaret anlaşması yapmaya en son kalan ülke olmak istemezsiniz. İlk gelen kazanır, son gelen kesin kaybeder" sözleri, bu şantaj iddialarını adeta doğrular nitelikte. Dış politika yazarı David Rothkopf ise durumu daha sert bir şekilde eleştirerek, "Bunlar vergi değil. Bunlar neredeyse tüm dünya liderlerinin yatağında bulunan bir at kafası" yorumunu yapıyor.
Küresel İşbirliği Sona mı Eriyor?
Trump'ın gümrük tarifeleri politikası, son 80 yıldır süregelen küresel ticaret işbirliğini de tehdit ediyor. Kongre, 1934'te Smoot-Hawley tarifesinin yol açtığı Büyük Buhran sonrası, gümrük duvarlarını indirmek için Karşılıklı Gümrük Tarifeleri Yasası'nı çıkararak başkana bu konuda yetki vermişti. O dönemden bu yana, küresel ticaret artmış, uluslararası işbirliği ve refah sağlanmıştı. Ancak Trump'ın politikaları, bu işbirliğini sona erdirme potansiyeli taşıyor.
Kanada Başbakanı Mark Carney, "Küresel ekonomi artık dünküyle aynı değil. ABD'ye dayalı küresel ticaret sistemi sona erdi. ABD ile sürekli artan entegrasyonumuz sona erdi. ABD'nin küresel ekonomik liderliği benimsediği, güven ve saygıya dayalı ittifaklar kurduğu, açık mal ve hizmet alışverişini savunduğu 80 yıllık dönem sona erdi. Bu bir trajedi, ama aynı zamanda yeni gerçeklik" şeklinde yaptığı açıklama ile durumun vahametini gözler önüne seriyor.
Bu durum, II. Dünya Savaşı sonrası kurulan uluslararası kurallara dayalı düzenin de ortadan kalkması anlamına geliyor. O dönemde kurulan BM, NATO gibi kurumlar, ülkelerin egemenliklerini korumak ve savaşmadan anlaşmazlıkları çözmek için oluşturulmuştu. Ancak Trump'ın diğer ülkelere, hatta NATO üyesi müttefiklere karşı tehditleri, bu prensiplere açık bir reddiye niteliği taşıyor.
Trump'ın Mirası: Belirsiz Bir Gelecek
Trump'ın gümrük tarifeleri politikası, sadece ekonomik değil, aynı zamanda siyasi ve sosyal sonuçlar da doğuruyor. Bu politikalar, küresel ticaret sistemini tehdit ederken, uluslararası işbirliğini zayıflatıyor ve dünya düzenini alt üst ediyor. Trump'ın bu adımları, ABD'nin küresel liderlik rolünü sorgulatırken, diğer ülkelerin de kendi çıkarlarını korumak için farklı stratejiler geliştirmesine neden oluyor.
Sonuç olarak, Trump'ın gümrük tarifeleri politikası, uluslararası ilişkilerde yeni bir dönemin başlangıcını işaret ediyor. Bu dönemin nasıl şekilleneceği, ABD'nin ve diğer ülkelerin atacağı adımlara bağlı olacak. Ancak şurası açık ki, Trump'ın mirası, belirsizliklerle dolu bir gelecek vaat ediyor.