İsrail ve Fransa, İran'ın nükleer programı konusunda işbirliği yaparak dikkatleri üzerine çekti. İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, Paris'te yaptığı açıklamada, İsrail ve Fransa'nın İran'ın nükleer silah edinmesini engelleme konusunda ortak bir hedefe sahip olduğunu vurguladı. Bu açıklama, bölgedeki gerginliği artırırken, uluslararası arenada da yankı uyandırdı.
İran'ın Nükleer Programı: Ortak Endişe
Batılı ülkeler, özellikle Amerika Birleşik Devletleri, uzun süredir İran'ı nükleer silah geliştirmekle suçluyor. Ancak Tahran yönetimi bu iddiaları reddederek, zenginleştirme faaliyetlerinin sadece barışçıl amaçlarla yapıldığını savunuyor. Gideon Saar, bu konudaki endişelerini dile getirerek, "Dünyanın en aşırı rejimi, dünyanın en tehlikeli silahına sahip olmamalıdır" dedi. İsrail'in bu konudaki hassasiyeti, bölgedeki güvenlik dengeleri açısından büyük önem taşıyor.
İsrail, bölgedeki tek, açıkça ilan edilmemiş nükleer silah sahibi ülke olarak biliniyor. Uzun yıllardır, bu yeteneğin rakipleri tarafından edinilmesini engellemeyi en önemli savunma önceliği olarak belirlemiş durumda. Bu durum, İsrail'in İran'ın nükleer programına karşı tutumunu daha da önemli kılıyor.
Diplomatik Çabalar ve Alternatif Senaryolar
Saar, Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot ile yaptığı görüşmede, İran’ın yalnızca İsrail için değil, tüm bölge için bir tehdit olduğunu vurguladı. Ayrıca, İsrail’in Fransa, Britanya ve Amerika Birleşik Devletleri ile görüşmelerde olduğunu belirtti. "İran ile diplomatik bir yol izlemeyi dışlamıyoruz," diye ekledi. Ancak, diplomatik çözüm yollarının tükenmesi durumunda, alternatif senaryoların da değerlendirildiği anlaşılıyor.
İran ile yapılan nükleer görüşmelerin çıkmaza girmesi ve Tahran ile yeni bir anlaşma müzakerelerinin sonbaharda sona ereceği endişeleri artmış durumda. 2015 yılında İran’ın dünya güçleriyle imzaladığı Ortak Kapsamlı Eylem Planı (JCPOA) anlaşmasının ana unsurlarının Ekim ayında sona ermesi bekleniyor. ABD Başkanı Donald Trump, görevinin son döneminde ABD'yi bu anlaşmadan çekmişti. Bu durum, nükleer program konusundaki belirsizliği daha da artırıyor.
Fransa'dan Sert Uyarı: Askeri Çatışma İhtimali
Çarşamba günü Barrot, Tahran’ın nükleer programı konusunda görüşmelerin başarısız olması durumunda İran ile askeri bir çatışmanın "neredeyse kaçınılmaz" olacağı konusunda uyarıda bulundu. Bu sert uyarı, uluslararası toplumun İran'ın nükleer programına ne kadar ciddi baktığını gösteriyor. Trump, Mart başında İran’ın en yüksek dini lideri Ali Hamaney’e nükleer müzakereler için yazılı bir mektup gönderdi ve Tahran'ın reddetmesi durumunda askeri eylemde bulunma tehdidinde bulundu. Hamaney, buna karşılık İran’ın vurulması durumunda karşılık vereceğini vaat etti. Bu karşılıklı tehditler, bölgedeki gerilimin ne kadar yüksek olduğunu açıkça ortaya koyuyor.
İsrail ve Fransa'nın İran'ın nükleer silah edinmesini engelleme konusundaki ortak kararlılığı, bölgedeki güvenlik dengelerini yakından etkileyecek gibi görünüyor. Diplomatik çabaların sonuçsuz kalması durumunda, askeri bir çatışma ihtimali de göz ardı edilmiyor. Uluslararası toplumun bu konudaki tutumu ve atacağı adımlar, önümüzdeki dönemde belirleyici olacak.
