
Gazeteci Tuğçe Yılmaz Gözaltında! Hukuk Askıda mı?
Gazeteci Tuğçe Yılmaz'ın gözaltına alınması, Türkiye'deki yargı sistemine dair önemli soru işaretleri yarattı. Avukat Fethiye Çetin, bu olayı yargının siyasallaşmasının ve keyfiliğin bir göstergesi olarak değerlendiriyor. Çetin, yargının artık hukuk yerine muktedirin takdirine göre hareket ettiğini savunuyor.
Yargıda Keyfilik Alarmı
Fethiye Çetin, uzun yıllar avukatlık yapmış bir isim olarak, yargı sisteminin geldiği noktadan duyduğu üzüntüyü dile getiriyor. Çetin'e göre, eskiden davaların şartları ve kanunilik ilkesi gözetilirdi. Ancak artık savcılar, dava açma şartlarını umursamıyor, hak düşürücü süreleri ve zamanaşımını göz ardı ediyor. Kanunilik şartı ise tamamen unutulmuş durumda.
Çetin, "Mesela bianet editörü Tuğçe Yılmaz 03.06.2025 tarihinde Kadıköy’de GBT kontrolü sırasında gözaltına alınıyor, gözaltına alınma sebebi ve hakkındaki iddialar açıklanmıyor, bu yasal zorunluluk yerine getirilmiyor" diyor. Yılmaz'ın o gece karakolda tutularak özgürlük hakkının kısıtlandığını belirtiyor.
Ertesi gün adliyeye götürülen Yılmaz, iki Ermeni gençle yaptığı bir söyleşi nedeniyle hakkında soruşturma açıldığını öğreniyor. Ancak bu soruşturma, kanunda öngörülen dört aylık sürenin aşılmasından sonra açılmış. Çetin'e göre bu durum, muhakeme şartının ihlali anlamına geliyor.
Usulsüz Gözaltı ve İhlaller Zinciri
Avukat Çetin, Tuğçe Yılmaz olayında yaşanan usulsüzlükleri şöyle sıralıyor:
- Soruşturma yürütülürken Yılmaz'a haber verilmemesi ve savunma hakkından yoksun bırakılması
- Dosyanın Adalet Bakanlığı'na gönderilmesi ve bakanlığın bu ihlallere ortak olması
- Gözaltına alınmasından bir gün önce TCK 301'den dava açılması ve yakalama emri çıkarılması
- Davanın, yürürlükte olmayan bir norma dayandırılması ve ceza hukukunun temel ilkesi olan kanunilik ilkesinin göz ardı edilmesi
Çetin, TCK 301'in Anayasa Mahkemesi tarafından zımnen ilga edildiğini, yani yürürlükten kaldırıldığını vurguluyor. Anayasa Mahkemesi'nin içtihatlarına göre bu normun uygulanma kabiliyeti bulunmuyor.
Sonuç
Tuğçe Yılmaz'ın gözaltına alınması ve sonrasında yaşananlar, Türkiye'deki yargı sisteminin içinde bulunduğu durumu gözler önüne seriyor. Yargının siyasallaşması, keyfilik ve hukuksuzluk iddiaları, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü açısından ciddi tehditler oluşturuyor. Bu durum, hukuk devletinin temel prensiplerinin sorgulanmasına neden oluyor. Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı sağlanmadığı sürece, benzer olayların yaşanması kaçınılmaz olacaktır.