Ahmet Şık'tan Şok Sözler: Kandil'e de Gidilsin!
Gündem

Ahmet Şık'tan Şok Sözler: Kandil'e de Gidilsin!


21 November 20255 dk okuma19 görüntülenmeSon güncelleme: 23 November 2025

Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nda yaptığı açıklamalarla gündeme oturdu. İmralı'ya gidilmesi kararının ardından konuşan Şık, çözüm sürecine dair çarpıcı önerilerde bulundu. "Tabi ki Öcalan ile görüşülecek" diyen Şık, sözlerinin devamında "İmralı'ya da gidilmeli, Kandil'e de gidilmeli. Selahattin Demirtaş'la da, Figen Yüksekdağ'la da, Osman Kavala'yla da görüşülmeli" ifadelerini kullandı.

Ahmet Şık'tan Çözüm Sürecine Radikal Öneriler

Ahmet Şık'ın bu açıklamaları, komisyon üyeleri arasında ve kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Şık, çözüm sürecinin sadece belirli aktörlerle sınırlı kalmaması gerektiğini, tüm tarafların sürece dahil edilmesi gerektiğini savundu. Bu kapsamda, terör örgütü PKK'nın merkezi olarak bilinen Kandil'e gidilmesi ve örgüt yöneticileriyle görüşülmesi önerisi dikkat çekti. Ayrıca, tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve Osman Kavala ile de görüşülmesi gerektiğini vurguladı.

Ahmet Şık'ın bu çıkışı, Türkiye'nin yakın tarihinde benzer süreçlerin yaşandığını hatırlattı. Geçmişte de farklı hükümetler döneminde terör örgütü PKK ile dolaylı veya doğrudan temaslar kurulmuş, çözüm arayışları içerisine girilmişti. Ancak, bu girişimlerin birçoğu başarısızlıkla sonuçlanmış ve kamuoyunda tartışmalara yol açmıştı. Şık'ın açıklamaları, bu tartışmaları yeniden alevlendirecek gibi görünüyor.

Peki, Ahmet Şık'ın önerileri ne kadar gerçekçi? Kandil'e gidilmesi ve terör örgütü yöneticileriyle görüşülmesi, Türkiye'nin terörle mücadele politikalarıyla ne kadar örtüşüyor? Bu sorular, önümüzdeki günlerde daha çok tartışılacak gibi duruyor. Ayrıca, Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve Osman Kavala gibi isimlerle görüşülmesi önerisi de yargı süreci devam eden davalar açısından ne gibi sonuçlar doğuracak merak konusu.

Türkiye'nin Çözüm Arayışları ve Tartışmalı Figürler

Türkiye'nin terörle mücadele geçmişi, çözüm arayışları ve bu süreçlerde rol alan tartışmalı figürlerle dolu. Özellikle PKK terör örgütü ile mücadelede farklı dönemlerde farklı stratejiler izlenmiş, bazen diyalog yolları aranmış, bazen ise sert askeri operasyonlar düzenlenmiştir. Bu süreçlerde, devlet yetkilileri, siyasetçiler ve sivil toplum kuruluşları arasında farklı görüşler ortaya çıkmış ve kamuoyunda geniş tartışmalar yaşanmıştır.

Ahmet Şık'ın bahsettiği isimlerden Selahattin Demirtaş, HDP'nin eski genel başkanı ve terör örgütü propagandası yapmak suçundan halen tutuklu bulunuyor. Figen Yüksekdağ da aynı partinin eski eş genel başkanı ve benzer suçlamalarla yargılanıyor. Osman Kavala ise Gezi Parkı olayları ve 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili suçlamalarla tutuklu. Bu isimlerle görüşülmesi önerisi, kamuoyunda farklı tepkilere yol açabilir ve yargı sürecini etkileyebilir.

Türkiye'nin Kürt sorunu ve terörle mücadeledeki çözüm arayışları, karmaşık ve hassas bir konu olmaya devam ediyor. Farklı görüşlerin ve çözüm önerilerinin ortaya atılması, bu sürecin doğal bir parçası olarak görülebilir. Ancak, çözüm arayışlarının hukukun üstünlüğü ilkesi ve terörle mücadeledeki kararlılıkla uyumlu olması büyük önem taşıyor.

Ahmet Şık'ın Açıklamalarının Olası Etkileri

Ahmet Şık'ın açıklamaları, Türkiye'nin siyasi gündeminde önemli bir yer edinecek gibi görünüyor. Özellikle, yaklaşan seçimler öncesinde bu tür tartışmaların yaşanması, siyasi partilerin pozisyonlarını netleştirmesine ve seçmenlerin tercihlerini etkilemesine neden olabilir. Şık'ın önerileri, bazı kesimler tarafından desteklenirken, bazı kesimler tarafından ise şiddetle eleştirilebilir. Bu durum, toplumda kutuplaşmayı artırabilir ve siyasi tansiyonu yükseltebilir.

Ayrıca, Ahmet Şık'ın açıklamaları, Türkiye'nin uluslararası ilişkilerini de etkileyebilir. Özellikle, Kandil'e gidilmesi ve terör örgütü yöneticileriyle görüşülmesi önerisi, Türkiye'nin müttefikleriyle ilişkilerini zorlaştırabilir. Türkiye'nin terörle mücadeledeki kararlılığına gölge düşürebilir ve uluslararası kamuoyunda farklı algılara yol açabilir. Bu nedenle, Şık'ın açıklamalarının dikkatle değerlendirilmesi ve Türkiye'nin çıkarları doğrultusunda hareket edilmesi gerekiyor.

Sonuç olarak, Ahmet Şık'ın TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nda yaptığı açıklamalar, Türkiye'nin siyasi ve sosyal gündeminde uzun süre tartışılacak gibi görünüyor. Bu açıklamaların, çözüm sürecine katkı sağlayıp sağlamayacağı, kamuoyunda ve siyasi arenada nasıl yankı bulacağı önümüzdeki günlerde netlik kazanacak.