
Özkök'ten İran'a Şok Sözler: Zagros'taki Mezar Ne Anlatıyor?
Gazeteci Ertuğrul Özkök, İran-İsrail arasındaki gerginliği farklı bir boyuta taşıyarak, tarihin derinliklerine indi. Özkök, köşe yazısında, İran'ın geçmişteki eylemlerine dikkat çekerek, Zagros Dağları'ndaki bir mezarın bu olaylarla olan bağlantısını sorguladı. Bu bağlantı, bölgedeki siyasi ve insani dramı daha da derinleştiren bir nitelikte.
Cafer Panahi ve "Sadece Bir Kazaydı..."
Özkök yazısında, 24 Mayıs 2025 akşamı Cannes Film Festivali'nde yaşanan bir olayı hatırlatıyor. İranlı yönetmen Cafer Panahi, Altın Palmiye ödülünü kazanırken yaptığı konuşmada, "Hiç kimsenin bize ne giyeceğimizi, ne yapacağımızı veya yapmayacağımızı söylemesine izin vermeyelim..." ifadelerini kullanmıştı. Panahi'nin ödül kazanan filmi ise "Sadece Bir Kazaydı..." adını taşıyordu. Bu film, Molla rejiminin hapishanelerinde işkence gören insanların hikayesini anlatıyordu. Özkök, Panahi'nin bu filmi ve sözleriyle, İran'daki baskıcı rejime karşı bir duruş sergilediğini belirtiyor.
Zagros'un Eteğindeki Vicdan
Özkök'ün yazısında dikkat çektiği en önemli noktalardan biri, Zagros Dağları'ndaki mezarın sembolik anlamı. Zagros Dağları, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, farklı kültürlerin ve inançların kesişim noktası olmuştur. Bu dağların eteklerinde yatan mezarlar ise, geçmişte yaşanan acıların ve kayıpların sessiz tanıklarıdır. Özkök, bu mezarları, İran'ın geçmişteki günahlarının bir hatırlatıcısı olarak görüyor ve okuyucularını bu konuda düşünmeye davet ediyor. İran-İsrail savaşına doğru gidişatta, bu coğrafyanın hafızası ve vicdanı ne diyor?
İran'ın Geçmişi ve Geleceği
Ertuğrul Özkök'ün bu yazısı, sadece güncel bir siyasi olaya değil, aynı zamanda İran'ın karmaşık tarihine ve kültürel mirasına da ışık tutuyor. Özkök, İran'ın geçmişteki hatalarından ders çıkararak, daha barışçıl ve demokratik bir geleceğe yönelmesi gerektiğini vurguluyor. Aksi takdirde, Zagros Dağları'ndaki mezarların fısıltısı, gelecek nesillerin vicdanını rahat bırakmayacaktır. Bu durum, bölgedeki istikrarı tehdit eden unsurların başında gelmektedir. İran'ın bu sorumluluğu alması, hem kendi halkının refahı hem de bölgenin huzuru için hayati önem taşımaktadır.