Geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden ünlü Latin Amerikalı romancı Mario Vargas Llosa (MVL), ardında bıraktığı edebi mirasın yanı sıra, tartışmalı dünya görüşü ve siyasi duruşuyla da gündemde kalmaya devam ediyor. Cumhuriyet gazetesi yazarı Nilgün Cerrahoğlu, bugünkü köşesinde Llosa'nın romanlara konu olacak kadar renkli hayatını ve aşklarını kaleme aldı.
Llosa'nın Çalkantılı Aşkları
Nilgün Cerrahoğlu, yazısında Llosa'yı "Alfa erkek, ayran gönüllü ve de çapkın. Narsist, sonuna dek kendisiyle dolu, serüvenci ve teşhirci. Aile içi evlilikleriyle nam salmış, entelektüel bir dönek" şeklinde tanımlayarak, yazarın özel hayatının romanlarını aratmadığını vurguladı. Llosa'nın aşk hayatı, özellikle de eşinden ayrılıp sosyetik güzel Isabel Preysler ile yaşamaya başlaması, uzun süre magazin gündemini meşgul etmişti.
Llosa'nın aşk hayatına dair bazı çarpıcı detaylar:
- İlk evliliğini halasıyla yaptı.
- İkinci evliliğini kuzeniyle yaptı.
- Eşinden ayrıldıktan sonra Isabel Preysler ile aşk yaşamaya başladı.
Edebi Başarıları ve Siyasi Dönüşümü
Llosa, edebiyat dünyasında büyük başarılara imza atmış, 2010 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görülmüştü. Ancak yazarın siyasi görüşleri de zaman içinde önemli ölçüde değişmişti. Başlangıçta sol görüşlere sahipken, zamanla neoliberal politikaları savunmaya başlamış ve bu durum birçok eleştiriye neden olmuştu.
Sonuç
Mario Vargas Llosa, edebiyat dünyasına unutulmaz eserler bırakmış, ancak özel hayatı ve siyasi tercihleriyle de tartışma yaratmış bir figür olarak tarihe geçti. Nilgün Cerrahoğlu'nun yazısı, Llosa'nın karmaşık kişiliğini ve çalkantılı yaşamını gözler önüne sererken, Latin Amerika edebiyatının bu önemli ismini farklı bir perspektifle değerlendirme fırsatı sunuyor. Llosa'nın mirası, hem edebi başarıları hem de tartışmalı yönleriyle uzun süre konuşulmaya devam edecek gibi görünüyor.