22 Nisan 2025 Salı

Dünya Saati Durdu Mu? Jeopolitik Krizler ve Yeni Düzen Arayışı!

Dünya, jeopolitik dayatmaların ve mühendisliklerin baş gösterdiği kritik bir süreçten geçiyor. Ülkeler, iç ve dış siyasetlerini yeniden şekillendirmek zorunda kalırken, bu yeni gerçekliği kabullenenler ve karşı çıkanlar arasında amansız bir mücadele yaşanıyor. Peki, bu rekabet nereye varacak? Uzlaşı mı, yoksa daha büyük bir çatışma mı?

Eski Düzenin Sonu, Yeni Bir Çağın Başlangıcı

20. yüzyılda kurulan dünya düzeni artık işlevselliğini yitirdi. Geçen yüzyılın paradigması ve normları miadını doldururken, yeni bir çağ ve sistem arayışı hız kazanıyor. Dünyaya dayatılan jakoben modernizm ise tarihe karışıyor. Bu değişim rüzgarında, endüstriyel üretimi gerileyen Atlantik dünyası darboğazda.

Batılı uygarlığın bu sıkışıklıktan kurtulmasının tek yolu, Türkiye, Rusya ve Çin gibi yeni yükselen güçlerin sisteme yönelik tehditlerini azaltarak entegrasyonlarını artırmasıdır. Ancak bu, Atlantik dünyasının sömürgeci ve ırkçı tavrını terk edip çok kutuplu dünyayı içselleştirmesine bağlı.

Neoliberalizm ve Reel Kapitalizm Sorgulanıyor

Artan endüstriyel ve ekonomik krizler, neoliberal piyasa uygarlığı ile reel-kapitalizmi sorgulatıyor. Tarifeler ve yaptırımlar, Atlantik dünyasının ayakta kalma çabalarını gösterse de, bu durum uzun vadede sürdürülebilir değil.

Bu kritik dönemde, ülkelerin izleyeceği politikalar büyük önem taşıyor. Ya uzlaşı ve iş birliği ile yeni bir dünya düzeni inşa edilecek, ya da çatışmalar daha da derinleşerek küresel bir krize yol açacak.

Türkiye'nin Rolü Ne Olacak?

Türkiye, bu yeni dünya düzeninde önemli bir role sahip. Coğrafi konumu, tarihi ve kültürel mirası ile hem Batı hem de Doğu ile ilişkilerini dengeleyebilecek bir potansiyele sahip. Ancak bu potansiyeli gerçekleştirmek için iç ve dış politikada doğru adımlar atması gerekiyor. Türkiye'nin, çok kutuplu dünyayı destekleyerek, uzlaşı ve iş birliği odaklı bir yaklaşım sergilemesi, küresel istikrara katkı sağlayacaktır.

Sonuç olarak, dünya "saatini kaybetmiş" gibi bir durumda. Eski düzenin çöküşü ve yeni düzen arayışı, belirsizlik ve risklerle dolu bir dönemi beraberinde getiriyor. Ancak bu dönem, aynı zamanda yeni fırsatlar da sunuyor. Türkiye gibi yükselen güçlerin, bu fırsatları değerlendirerek, daha adil ve sürdürülebilir bir dünya düzeni inşa etme sorumluluğu bulunuyor.

İlgili Haberler