TÜSİAD’dan TL mesajı
Mart 30, 2021‘YÜKSEK FAİZ TASARRUF AÇIĞININ SONUCU’
Kurumsal yapılarda öngörülebilirlik olmadan plan yapılamayacağını vurgulayan Özilhan şöyle devam etti: ”Ortalığın toz duman olduğu, yetki ve sorumlulukların sınırlarının bulanıklaştığı durumlarda karar nasıl alınır; nereye gittiğimiz konusunda kafamızda bir cevap yoksa plan nasıl yapılır? Kurumsal yapıların öngörüldüğü gibi çalışacağı varsayımı olmadan yarın ne olacağı nasıl bilinir; ilan edilmiş olan kurallar yarın değişebilirse, yarına ilişkin kararlar nasıl alınır?”
Yüksek faiz oranlarının tasarruf açığının sonucu olduğunu belirten Özilhan ”Tasarrufları artırmazsak, TL’ye güveni tesis edip uzun vadeli dış kaynak çekmezsek, hiçbir faiz indirimi kalıcı olmaz. Yatırımcı güveni tesis edilemeyince uzun dönemli yatırım kararı da alınamıyor. Yatırımcı güven ister, sık sık değişmeyen kurallar ister. TL’deki değer kaybının bir nedeni döviz geliri üretme kapasitesinin düşüklüğü ise diğer neden geleceğe ilişkin belirsizlik ve güvensizlik.
Sorun şiddetlenince rezervlerden döviz satarak TL’nin değerini korumaya çalışmak ancak kısa süre için işe yarar; sorunun hep tekrarlamaması için ekonomik yapının dönüşüp döviz gelirlerinin artırılması ve ekonomi yönetiminin güven sağlaması gerekir. Fiyat artışı ile mücadele için fiyat kontrollerinin yetmediğini tecrübe ile biliyoruz. Reform programları ve verilen teşviklere rağmen bir türlü halledilemeyen bir diğer sorun ise yüksek işsizlik. Üretim yapısını dönüştüremezsek küresel ekonomideki yerimizin yükselmesi bir yana, düşmesi kaçınılmaz olacak .Etraflıca düşünülmemiş, ilgili tüm tarafların görüşleri alınmamış, aceleye getirilmiş kararlar çok çabuk değiştiriliyor bu da güvensizlik yaratıp öngörü ufkunu daraltıyor. Ekonomik reformlar gibi yargı reformları da iyi, ama şimdiye kadar ilan edilen yargı reformları bizi arzu edilen hukuk devleti ve demokrasi standartlarına yaklaştıramadı” dedi.
Özilhan, demokratik özgürlükler ve laikliği, ülkeyi bir arada tutan, birlik ve beraberliğimizi sağlayan çimento olarak gördüklerine vurguladı. Özilhan İstanbul Sözleşmesinin iptal edilmiş olmasının, kadına şiddete karşı verilen mücadeleyi kolaylaştırmadığı görüşünde olduklarını aktardı.
‘KALKINMANIN ÖNKOŞULU İSTİKRAR’
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simon Kaslowski de şeffaflık, hesap verilebilirlik, kurumsal özerklik, istişare, çoğulculuk, mutabakat arayışı gibi konuların önemini vurgulamaya devam edeceklerini vurguladı.
Kalkınmanın önkoşulunun istikrar olduğunu kaydeden Kaslowski şöyle konuştu: ”Son 2.5 yılda TÜİK başkanı 4 kez, TCMB başkanı 3 kez değişmiştir. Bu tür görev değişikliklerinde, ancak şeffaflık ve hesap verilebilirlik dikkate alındığında piyasa ekonomisinin daha sağlıklı çalışması sağlanır. TL’nin zayıflığı dışsal şoklar karşısında bizi korunmasız bırakacaktır. TL’ye güveni yeniden kazandırmalıyız, aksi takdirde had safhaya varan işsizlik, alım gücünde azalma, büyümenin finansmanı gibi temel sorunların çözülmesi mümkün değil. İşsizlik toplumu korkutucu boyutta tehdit etmekte; rezervlerimiz azaldı. Gıda enflasyonunun özel olarak ele alınması, tarım sektörünün sorunlarını kalıcı çözecek bir programın hazırlanmasının gereğine inanıyoruz.”
Kaslowski, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasını düzeltilmesi gereken bir karar olarak değerlendirdiklerini yineledi.
Olağan Genel Kurul gündemi kapsamında TÜSİAD’ın Yüksek İstişare Konseyi Başkanı ve Divanı, Yönetim Kurulu, Denetleme Kurulu ve Haysiyet Divanı asil ve yedek üyelerinin seçimi gerçekleşti.
YENİDEN YİK BAŞKANI SEÇİLDİ
Tuncay Özilhan yeniden TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı seçildi.